Kekeleme - Su Tercih Robotu

Su Tercih Robotu

Kekeleme

Kekemelik, çocuğun  yaşına ve lehçesine uygun gelişimsel olarak çıkartması beklenen konuşma seslerini çıkartamaması, konuşmanın olağan akıcılığında ve zamanlama örüntüsünde bozukluk olması durumudur (D.S.M. IV, 1994, S.48-49).


Genel olarak üç tür kekemelikten söz edilir

 

1.     Kronik kekemelik      Spazmodik olarak harf ya da hece yinelenir.

2.     Tonik kekemelik      : Sesin kesilmesidir.

3.     Diğer kekemelikler   Palialik (söylenecek kelimeyle ilişkisi olmayan harf tekrarı) ve atonik kekemelik (ses çıkarmanın aniden kesilmesi)dir.


             Hastalık genellikle 12 yaşından önce çoğunlukla 2-7 yaşları arasında başlar. 2-35 yaşalar arasında başlayan kekemelikler genellikle geçici olmaktadırlar. Çocuklarda düşünce hızının konuşma hızını geçtiği bu yaşlarda henüz yetersiz konuşmayla ile düşünce ifade edilememekte bu nedenle konuşma bozukluğu ortaya çıkmaktadır. Buna fizyolojik kekemelik denir. Bu durum her çocukta görülmemekte; ancak konuşma bozukluğuna yatkın olan çocuklarda rastlanmaktadır

Kekemeliğin ruhsal durumlarla yakın ilgisi olduğu çeşitli gözlemlerlerle belirlenmiştir. Nitekim, kekemelikte gırtlak, ses telleri, ağız veya dil gibi konuşmayla ilgili organlarda hiç bir bozukluk saptanmamıştır

Bozukluğun şiddeti, kişinin içinde olduğu duruma göre değişir. Kekemelik stresin yoğun olduğu durumlarda artar. Konuşma çok yavaş veya çok hızlı olabilir. Genellikle, şarkı söylerken ve şiir okurken kekeleme olmaz. Ağır durumlarda tekrarlayan vücut hareketleri, konuşmaya eşlik eder. Örneğin, elini, dizini, masaya vurma gibi.

Kekelemeye kötü bir huy diye bakmak yanlıştır. Bir hastalık, hele hiç değildir. Kekeleme, bir belirtidir. Temelde yatan hastalık, bir korku nevrozudur, kekeme de bu nevrozun psikosomatik belirtisidir.

Kekemelik uygarlıktan etkilenen ve uygarlıkla arttığı söylenilen bir özürdür. Örneğin Amerikalı Kızılderili kabilelerinin bazılarında hiç kekeleyen bulunmacığı gibi dillerinde kekemelik karşıtı sözcükte bulunmadığını gösteren araştırmalar vardır. Kekemelik oranı toplumdan topluma,kültüre ve hatta aynı toplumun içinde sosyo-ekonomik düzeye göre bu oran değişebilmektedir. Bizde 760 öğrenciyi kapsayan bir araştırmada oran %2 olarak bulunmuştur.(ÖZSOY,1974)

Kekemelik cinslere göre farklılık göstermektedir.Genel olarak kızlara oranla erkek çocuklarda daha sık rastlanmaktadır. Kekemelik erkeklerde kızlara göre daha uzun süren bir sorun olmaktadır. Erkek çocuklarda daha çok görülmesinin sebebi kesin olarak bilinmemektedir. Schuell göre neden şu olabilir. Erkek çocukların, fizik, sosyal ve dil gelişim hızı kızlara oranla daha yavaştır. Bu onları kızlarla eşit olmayan yarışmaya ve kıyaslamaya zorlamaktadır. Bunun sonucu erkeklerde daha çok engellenme güvensizlik ve duraksama görünmektedir. Öte yandan kız çocuklarına her yaşta daha ılımlı davranılmaktadır.Bundan dolayı kekemelik kızlarda daha az görülebilir.

  • Genelde 2-4 yaşları arasında olan kekemelik normal olarak karşılanır. Kekemeliğin %90 geçici olmakla beraber %10 kadarı kalıcı olabilir. Israr eden kekemeliklerde gerekli müdahalenin yapılması gerekir. Bazı durumlarda kekemelik dalgalanmalar şeklinde değişik dönemlerde görülebilir.
  • Çocuk çoğunlukla kekemeliği okul öncesi çağda geliştirmeye başlamaktadır.İlk çocuklukta başlayan kekemelik yaş ilerledikçe artar. Buluğ çağında kuvvetlenir. 18-20 yaşından sonra hafifleyebilir. Kekemelik bazen birden bire, bazen çok hafif belirtilerle başlayabilir. Gelişimi yavaş yavaş olur.Aile ne zaman başladığını bilemez.
  • Çocukların çoğu 2-4 yaş arasında kekemeliğin sınırına gelir.Bazı çocuklarda bu sınır 6-7 yaşa kadar uzanabilir. Çocuk 2-4 yaş dönemi konuşmayı öğrenir.Çocuğun ne söylediğine ve nasıl söylediğine dikkat edilir.Bu dönem çocuğunda düşünme hızı, sözcükleri çıkarabilme hızından fazladır.Bu sebepten çocukta geçici bir kekemelik görülebilir
  • Bu dönem çocuğun dikkati konuşması üzerine çekilmezse,bu dön. 7-8 yaşlarına doğru düzgün konuşmayla tamamlanmış olur.
  • Kekemelik derece ve süreğenlik açısından farklılıklar gösteren bir özürdür.Kekeme her zaman ve sürekli olarak kekelemez.Kekemenin rahat ve düzgün konuştuğu zamanlarda vardır.Orta derecede bir kekeme sözcüklerin ancak %10'nun da kekeler. Kekeme koroda şarkı söylerken,kendi kendine konuşurken,çalışma sırasında konuştuğunda kekelemez.Spor etkinliği sırasında,karanlıkta rahat konuşur.
  • Kekemelik sürekli değildir.Bireyin kekelemediği zamanlar vardır.Bu zamanlar onun kekemelik derecesine ve yaşam havasına göre azalıp çoğalır.
  • Kekemeliğin şiddeti de değişebilir. Çocuğun yaşantısı, heyecan, yorgunluk bu değişikliğin nedenlerindendir.
  • Kekemelik gelişimsel bir özürdür. Gelişimi içinde kekemelik belli bazı dönemlere ayrılıp incelenebilir. Çoğunlukla kabul edileni "birinci dönem kekemeliği" ile "ikinci dönem kekemeliği" diye adlandırılan ikili ayrımdır.

 

Birinci Dönem Kekemeliği

             Kekemeliğin başlangıç dön. diye adlandıra bileceğimiz bu dön.konuşmanın yalnızca sesine ilişkindir.Çocuğun konuşmasında tutulma,duraksama,yineleme dinleyenler tarafından fark ediliyor,fakat çocuk bunların farkında değil ve çekinmiyorsa böylesi özürler birinci dönem kekemelidir denilebilir. Çevremizde bu tür konuşmalara çok rastlarız. Onun için böylesi belirtiler gösteren her çocuk kekeme değildir.

Bunun ölçüsü şudur; konuşmadaki duraksama,tutulma yineleme ve uzatmalar dinlerken bir tek kişinin değil de çok kişinin dikkatini çekiyorsa ve dinleyenin dikkatinin ne konuşulduğundan çok nasıl konuşulduğuna çeviriyorsa o bireyin konuşması birinci dönem kekemeliğe girebilir.

 

İkinci Dönem Kekemeliği

Bu dönem konuşmasında, duraksama, tutulma uzatma ve yinelemelerden başka birtakım yüz,el,kol ve vücut devinimlerinin eklenmesiyle konuşma daha çok nasıl'a dikkat çeker hale gelir.Konuşanda ne söyleyeceğinden daha çok nasıl söyleyeceğine dikkat eder haldedir.

Bu dönem kekemeliğinde konuşmanın akıcılığının bozulmasının yanı sıra öncede söylenildiği gibi bir takım görsel belirtilerde ortaya çıkar.

Konuşma anında burun deliklerinin fazla açılması,dudakların çarpılması ya da gerilmesi, alt çenenin olağan dışı hareket ettirilmesi, göz kırpmalar boyun kaslarında gerilmeler, kol ve ellerin gerilmesi, bacakların gerilmesi, ayakların tetiklenmesi, karın kaslarının fazla devinmesi gibi durumlar.

 

Nedenler

Daha öncede denildiği gibi,kekemeliğin nedenleri konusunda birlik yoktur. Çeşitli varsayımlar olmasına karşın, bozukluğun oluş nedeni bilinmemektedir. Psikojenik, organik, genetik ya da çevresel bir kaç etkenli bozukluk olduğu kabul edilmektedir

Bu bakımdan, ortaya atılmış görüşleri olabildiği kadar birleştirerek açıklama yoluna gidilecektir.

 

1-Kekemelik yapısal nedenli bir özürdür:

Bu nedeni öne sürenler kekemeliği bedensel fizyolojik ya da nörolojik bir nedene bağlamaya çalışırlar.Örnek verecek olursak;

ARİSTOTLE kekemeliği dildeki bir özüre, yapısal bir bozukluğa bağlamaya çalışmıştır.

COLOMBAT'a göre kekemelik beyin sinirleriyle,ses çıkarma organlarını devindiren sinir ve kaslar arasında yeterli uygunluk ve beraberlik olmayışından ileri gelmektedir.

SCHULTES kekemeliğin hançeredeki ses bantlarında oluşan bozukluktan ileri geldiği görüşündeydi. Bu görüşü savunanlara göre kekeme olan insanlar aslında kekemeliğe uygundurlar.Eğer çevre koşulları kekemeliği önleyecek durumdaysa önemli değildir. Fakat çevre koşulları çocuğun bünyesiyle bağdaşırsa kekemelik gelişir.Bu gruptakiler kekemeliği soylada bağdaştırırlar. Bunlara göre kekeme kişinin soyunda kekeme vardır. Solaklık kekemeler arasında daha çoktur. İkizler arasında kekemelik daha çok görülür.

 

2-Kekemelik öğrenilmiş bir davranıştır:

            Bu görüşü savunanlara göre; kekemelerle kekeme olmayanlar arasında kalıtım,fizik gelişimi,sağlık,zeka yönünden hiç bir ayrıcalık yoktur.Kekemelik öğrenilen bir davranıştır.Konuşmanın kendisi öğrenilen bir süreçtir.

Kekemeler konuşmanın akıcılığındaki tutukluğun yanlış değerlendirilmesi sonucu,bu özrün zorla kazandırıldığı bireylerdir.Konuşma gelişimindeki bu kritik dönemde,ana-baba, öğretmen ve diğer yetişkinler tutulma ve duraklamaya karşı aşırı duyarlılık gösterir,endişelenir ve telaşlanırlar.Bunu çocuğa da aktarırlar.Çocuk kekemelik belirtilerini benimser ve bilinçli hale getirir.Sonrada kekeme olur çıkar.

 

3-Kekemelik bir kişilik bozukluğudur:

            Bu kümede, çoğunlukla ruh bilimciler ve ruhsal sağaltımcılar toplanmaktadır.Bunlara göre kekemelik kişilik bozukluğunun belirtisidir.Kekemelik konuşma bozukluğu değildir.Kekemelik benlik ve rol çatışmasıdır.Birey kekeleyerek konuşmakla düzgün biçimde konuştuğunda doyuramadığı bir takım ruhsal gereksinimlerini doyurmaktadır.Kekemelerde belirli bazı kişilik özellikleri vardır. Bebeksi, zorlayıcı,çekingen, endişeli, güvensiz, bağımlı, yalnız, utangaçtırlar.

Kekemelerin aileleri aşrı titiz kuralcı olmakta ve kekemelikte ruhsal etkenlerin payı büyük ölçüde görülmektedir.Eğer bir çocuğu kekeme yapmak istiyorsanız, onu çok kesin kurallara göre hiç yanılgısız ve yalanışsız davranması için zorlayın.

Konuşma öğrenilmiş olan işlevlerden biridir.Şayet öğrenilme döneminde,işlev iyice pekişmeden,güçlenmeden bir baskıyla karşılaşırsa konuşma bozuk olur. Bu birinci dön.kekemeliği biçiminde görülür. Konuşma kazanıldıktan sonra herhangi bir baskı karşısında çözülür,bozulursa bu ikinci dön. kekemeliği biçiminde görülür.

 

4-Bir direniş belirtisi olarak kekemelik:

Bu görüşte olanların hareket noktası,insan oğlunda değişikliğe karşı bir direnmenin var oluşudur.Değişiklik fizyolojik organik olduğu gibi ruhsal ve sosyal olabilir.

Eğer birey direnmeye neden olan bir durumun etkisi altındayken konuşmaya zorlanır ya da kişi kendini kendini konuşmak için zorunlu hissederse, direnme etkisini onun konuşmasında gösterir.

 

5-Kekemelik tek bir nedene bağlanamaz:

Bu görüşte olanlara göre kekemelik her zaman bir tek nedene bağlı olarak açıklanamaz.

RİPER'a göre kekeme çocuklar duygusal çatışmaları olan bir geçmişe,konuşmada olağan sayılacak tutukluğu kekemelik diye tanılayan bir aileye; kendilerini kekemeliğe kadar götürebilecek uygun bir bünyeye; konuşmalarının akıcılığını engelleyen bir çevreye ve sınırlı hoş görüye sahiptirler.

Bazı ailelerde gerilim düzeylerinin yüksek olması ve ortak bir özellik şeklinde bu gerilimin nefes borusu ve ses tellerine iletilmesi ile ilişkili olabildiği ya da beyindeki konuşma merkezi ile ilişkisi olduğu yönünde düşünceler bulunmaktadır. Anne-babada obsesif-kompulsif kişilik yapısının varlığına da bu bozuklukta işaret edilmiştir. Çocuklukta yaşanan endişe, gerilim ve korkuların da etkilerinin olduğu düşünülmektedir. Bir görüşe göre kişinin çözümleyemediği ve bilinçaltına doğru bastırdığı ruhsal çatışma, korku ya da isteklerinin sonucunda oluşan nevrozların bir görünümü olarak düşünülmüştür. Hastaların % 40-60 kadarında ailelerinde kekemelik öyküsüne rastlanmıştır.

Görüntüleme çalışmalarında beyin kan akımlarında azalmalar ve bölgesel olarak bazı alanlarda akımda düzensizlikler saptanmıştır.

 

Araştırmacılar, kemeliğin başlamasında aşağıdaki sebepleri sorumlu tutmaktadırlar

  • Çocuğun zekasının yeterli olmayışı ve daha zor ve yetersiz öğrenmesi
  • Hareket artması, huzursuzluk ve kelimelerin mafsallanmasındaki zorluklar.
  • Çocuğun başarılı olması için çevresinden ve özellikle ana-babasından gördüğü zorlanma, buna karşı, çocukta sıkıntının geliştirilmesi
  • Sol elini kullanmak üzere yaratılmış olmasına rağmen, çocuğun ille de sağ elini kullanması için zorlanması.
  • Ana-babanın aşırı mükemmeliyetçi bir karakterde olması, hoşgörü eksikliği, gereğinden fazla bir disiplin uygulanması. Kekeme çocukların ailelerinde, ana-*babalarının aşırı titiz ve kuralcı olduğu gözlenmiştir. Bu ana-babaların çocuklarından beklentileri çok yüksektir. Çocuğu sürekli denetim altında tutarlar. Konuşmasına aşırı önem verirler
  • Obsessif- saplantılı kişilik yapısı, uygunsuz bir fizik yapı, belirli kan grupları,
  • Belirli bir sosyal çevre,
  • Çocuğun cinsi, erkek çocukların kızlara göre daha fazla etkilendiği bilinmektedir.

 

Kekemeliğin başlamasında korku en büyük rolü oynamaktadır. Halk arasında da bu kanı yaygındır. Aile, kekeleyen çocuğa daha sorulmadan "hiç bir şeyden de korkmadı ki, niye oldu anlayamadım" diye dile getirmektedirler

Okula başlama, bir çok durumda kekemeliğin başlamasıdır. Bazı çocuklar uzun süre yeğlerler, bazıları ise bozukluğa karşın, konuşmayı sürdürürler

Aile ve ikiz çalışmalarında bu çocukların akrabaları arasında kekemelik oranının %12-19 gibi genel topluma göre, 23 kat daha fazlası oranlarda bildirilmesi, bozukluğun nedenlerini açıklamada kalıtım etkisi olacağını göstermiştir

 

Kekelemeler daha çok:

  • Hecenin yada kelimenin başındaki h sesinde görülür. Baştaki sessiz harf sesli harften daha zor çıkarılır.
  • Cümlenin ilk kelimesinde daha çok görülür.
  • Uzun kelimelerde kısa kelimelere göre daha sık görülür.
  • Sessiz harften sesli harflere geçişlerde daha çok görülür.

 

Kekemeliği artıran durumlar:

  • Telefon görüşmeleri,
  • Bir isim söylerken,
  • Önemli bir şey söylemek isterken,
  • Zaman yetersizliğinde,
  • Kekeleyen kişiyi zor anlayacağı düşünülen birileri ile konuşulduğunda
  • Önemli bir şahıs ile konuşulduğunda
  • Geniş bir dinleyici kitlesine konuşulduğunda

 

Özrün Düzeltilmesi

Kekemelikte özrün düzeltilmesi "tanılama" ve "sağaltım" alt başlıkları altında açıklanacaktır.

Tanılama

Özrün düzeltilmesi,konuşmanın geliştirilebilmesi için özürlü bireyin tanınması ve özüre ilişkin doğru bir tanının konulabilmesi önemlidir.

Kekemeliğe özgü olarak kekemeliğin; gelişim biçimini, olasılı nedenlerini, devam etmesini ve ağırlaşmasını etkileyen koşulları, sağaltımında yardımcı olabilecek koşulları ortaya çıkaracak türden bilgilerin toplanılmasına yardımcı olabilecek koşulları ortaya çıkaracak türden bilgilerin toplanılmasına özen gösterilmeli. Bunu sağlayabilmek için çocuğun kendisiyle ve çevresiyle gerektiği kadar görüşme yapılmalıdır. Bu incelemeler sırasında kekemeliğin belirtileri, kekemelikle birleşen diğer olumsuz özelliklerin neler olduğu,kekelenen durum ve koşulların neler olduğu, kekemeliğin ağırlık derecesi,yakınların kekemeliğe ve çocuğa karşı tutumu,çocuğun duygusal uyumu ve gelişimi,sağlık durumu gibi bilgiler toplanmalıdır.

Her incelemede olduğu gibi bu tür inceleme sonunda da uzman;Çocuğun hangi dönem kekemesi olduğu,kekemeliğin olasılı nedenlerini,kekemelikle birleşen başka özellik olup olmadığını,kekemeliği ağırlaştırıcı konular varsa neler olduğu, çocuğun ve ailenin sağaltıma karşı tutumlarını,sağaltımın ne kadar yararlı olabileceğini belirten bir özet rapor hazırlanmalıdır.

Sağaltımın ne kadar yararlı olabileceğini kestirmek için yukarda belirtilen hususlara ilişkin bilgilerin yeterli ve doğru olmasına çalışılmalıdır.

Sağaltım

Kekemeliğin nedenini yapısal bozukluğa bağlayan ya da o görüşte olan uzman sağaltımda o yöne ağırlık verecektir. Kekemeliği bir kişilik bozukluğu olarak gören uzman ise ruhsal sağaltım savunur ve onu uygular.Kekemeliği başlatan nedenler ruhsal olmasa bile sonradan,kekemeliğin bir ruhsal sorun haline düştüğü açıktır.Bu bakımdan kekemeliğin düzeltilmesinde ruhsal sağaltım ile konuşma sağaltımın birlikte düşünülmesi gerekmektedir.

Konuşma sağaltımı ve ruhsal sağaltım yöntemleri kekemeliğin birinci ya da ikinci dön. oluşuna,ağırlık derecesine,bireye ve sahip olunan olanaklara bağlı olarak değişkenlik gösterebilir.

Sağaltımda bir genel kural kekemeliği yaratan, sürdüren ağırlaştıran etkenlerin ortadan kaldırılması ya da etkilerinin azaltılmasına çaba göstermesidir.

Kekemeliğin sağaltımı birinci ve ikinci dönem oluşuna göre farklılıklar gösterir.

Birinci Dönem Kekemeliğin Sağaltımı

Birinci dönem kekemeliğiyle 5-6 yaş çocuğu konuşması arasında ayrım yapmak oldukça güçtür.Bazen aile çok fazla titizlik gösterir.Çocuklarının konuşmasında görülen olağan sayılabilecek akıcılık bozukluğunu kekemelik sanır.Bu gibi durumlarda, aileyi çocuklarının kekeme olmadığı konusunda inandırmak gerekir.

Sağaltımın Amacı

Birinci dönem kekemeliğinde sağaltımdaki amaç;kritik olan bu konuşma döneminde çocuğun en az zararla atlatmasını sağlamaktır.

Çoğu durumlarda çocuk konuşmasında akıcılık bozukluğu olduğunu ya da kekelediğinin farkında değildir.Bu gibi durumlarda ikinci amaç çocuğa konuşmasında bozukluk olduğu hissettirilmemelidir.

Birinci dönem kekemeliğinde sağaltım çoğunlukla dolaylı olmaktadır.

 

DOLAYLI SAĞALTIM ÇALIŞMALARI

 

Bu tür çalışmalar çocuğun çevresindekilere yöneltilen ya da yöneltilmesi gereken çalışmaları kapsamaktadır.

1 - Ana Babayı Kaygıdan Kurtarma

Çocuğun kekelediğini düşünüp telaşa kapılan ailenin bu telaş ve kaygıdan kurtulması önemlidir.

Çocuğun konuşmasına konulan tanı aileye ustalıkla söylenilmelidir.örneğin;"evet çocuğunuz kekeliyor. Fakat kekemeliği çok değişik. Biz buna birinci dön. kekemeliği diyoruz. Aslında bu tüm kekemelik sayılmaz.Zaten konuşması akranlarından çok az farklı.Bu farkı daha da azaltabiliriz" denilebilir.

 

Aileye konuşma gelişimi hakkında bilgi verilmelidir.Örneğin;

 

  • Her çocuğun kendine özgü konuşma gelişim hızı olduğu söylenebilir
  • Çocuğun aile içindeki yeri ve sırası,cinsiyeti,zekası,ana babanın konuşma becerisi ve düzeyi çocuğun konuşma gelişimini etkiler.Bunlar çocuğun kendi elinde olmayan durumlardır.Bu etmenlerden dolayı çocuğu sorumlu tutmak yararsız ve yersizdir
  • Soğuk kanlı ve kararlı aileler telaşlı ailelere göre çocukların konuşmasında daha yararlıdır.
  • Büyükler çocuğa konuşmayı sevilir hale getirmelidir.Çocuklar konuşmaya özendirilmelidir.
  • Akıcı konuşma bir anda olmaz.Zaman gerektirir.Bunun içinde biraz sabırlı olmak gerekir.

 

2 - Ana-Babanın Beklenti Düzeyini Gerçeğe İndirme

 

Aile, daha bebek dünyaya gelmeden bir beklenti içinde olmaktadır. Kafalarında bir tür ideal bebek tasarlamaktadırlar. Bundan dolayı da bebek olduğu gibi değil de olması gerektiği gibi görülür, görünmek istenir.

Bu konuda yapılabileceklerden birisi, aileye çocuğu tanıtılmalıdır. Sağlık durumunu, fizik gelişimini, zihin, duygusal, sosyal gelişimini, ilgilerini fark ettirmek, ona o gözle bakmalarını sağlamak gerekir.

Bu konuda diğer yapılabilecek, çocuğun gelişmesi ve eğitimi konusunda kendilerinin sahip oldukları olanakları düşünmektir. Aileye, sahip olduğu olanaklarla gerçekte çocuğun istenilen düzeye çıkarılıp çıkarılmayacağının düşündürülmesidir.

 

3 - Çocuğun Tüm Gelişiminde Hızlandırıcı Önlemler Alma

 

Çocuğun, konuşma özrünün üstesinden gelebilmesi onun tüm gelişimiyle sıkı sıkıya ilgilidir. Çocuğun bedenen sağlıklı olmasına özen gösterilmelidir. İstirahatı, beslenmesi düşünülmelidir.

 

DOĞRUDAN SAĞALTIM ÇALIŞMALARI

 

Bundan önce açıklanan çalışmalar ve alınan önlemlerde uzman daha çok ikinci plandadır. Birçok olgularda böylesi dolaylı yöntemler etkili olur ve çocuk dönemi sağlıklı olarak atlatır. Fakat bazen etkili olmaz. Çocuğun kendisiyle çalışmak gerekir. Bu gibi durumlarda aşağıdaki hususların dikkate alınması yararlı olur.

 

  • Çocuğun kekemeliği düzeltilmeye değil tüm konuşması düzeltilmeye çalışılmalıdır. Çocuğun dikkatini konuşması üzerinden başka tarafa çekmek yararlı olur. Çocukta kekemelik dışında konuşma güçlükleri varsa düzeltilmelidir ( ekleme bozukluğu, ses bozukluğu gibi ). Çocuğun kendine güveni artar. Çocuğun kişiliğini güçlendirmek yararlıdır. Birinci dönem kekemelerinin bir çoğu, onlara yeni beceriler ve sosyal yandan kabul görecek özellikler kazandırmak düzeltilebilmektedir.
  • Oyun sağaltımına yer verilmelidir. Birinci dönem kekemeliğinde oyun sağaltımının yeri büyüktür. Uzman çocukla iyi ilişki kurar. Kendini sevdirirse başarılı ilk adımı atmıştır. Uzman çocukla herhangi bir oyun oynarken kendi kendine yüksek sesle oyunla ilgili konuşmaya başlar. Bu sırada uzman, çocuğun konuşmasındaki akıcılığın temelini yakalamaya çalışır. Akıcılığın temeli, çocuğun kekeleme belirtisi göstermeden konuşabildiği konuşma hızıdır. Temel hız saptandıktan sonra uzman, konuşmasını yavaş yavaş hızlandırır. Çocuktan da hızlandırmasını ister. Çocuk kekeleme belirtisi gösterirse uzman konuşmayı durdurur ve yeniden temel hıza döner. Bunun dörtten fazla yapılması gerektiği söylenir. Çocukla yapılacak çalışmalarda, çocuğun gerginliğinin azaltılması ve rahatlatılması önemlidir.

 

İkinci dönem kekemeliğinin sağaltımında değişik yöntemleri kullanılmaktadır.

 

Sağaltımın Amacı

Çağdaş konuşma sağaltımında kekemelik için saptanan değişik amaçlar şöyle maddelenmiştir.

1.     Bireyin genel güvenini ve moralini geliştirmek

2.     Durumsal ve sessel kaygısını azaltmak

3.     Kekemeliği pekiştirici etkileri azaltmak

4.     Konuşmanın mevcut akıcılığını geliştirmek

 

Yukarıdaki amaçlar dikkate alındığında, yapılacak sağaltım çalışmaları iki kümede toplanabilir.

1.     Kekemeliğin belirtilerini ortadan kaldırma

2.     Ruh sağaltımı

 

KEKEMELİĞİN BELİRTİLERİNİ ORTADAN KALDIRMA

 

            Bu yaklaşımın hareket noktası, her kekemenin bu belirtiden kurtulmak istediği ve arayış içinde oluşudur.

 

Belirtileri ortadan kaldırmaya yarayacak çalışmalar şöyle sıralanabilir.

1.     Kekemeliği oluşturan, sürdüren, ağırlaştıran etmenler ortadan kaldırılmalı

2.     Çocuk problemin farkına vardırılmalı, özürü yenmesi için istekli hale getirilmeli

3.     Kekemeliğin belirtileri fark ettirilmelidir.

4.     Kekemelik çocuğun ve çevrenin hoş görü düzeyine indirilmelidir.

5.     Özellikle solunum araştırmaları üzerinde durulabilir.Genellikle,kekemelerin konuşma sırasında soluklarını iyi kullanamadıkları görülür.Soluklarını iyi kullanır hale geldiğinde konuşması olumlu yönde değişiklik gösterecektir.

6.     Kekemeye söylenenleri yineleterek onun konuşma hızını,vurgusunda değiştirmek elimizdedir.Uzman, çocuğun durumuna uygun tümceler seçerek çocuğun söylenilenleri yinelemesini ister. Böylelikle çocuk öykünme yoluyla konuşmasını düzeltecektir.

 

RUH SAĞALTIMI

 

             Kekemeliğin belirtilerini ortadan kaldırmak önemlidir.Fakat kendi başına yeterli değildir. Kekemenin kendisine,konuşmasına,çevresine karşı olan tutumunu değiştirmek gerekir.

Ruh sağaltımı ile konuşma sağaltımının iş birliği önemlidir.Konuşma sağaltımı esas alınarak aşağıdaki çalışmalar yapılabilir.

 

1.     Özrünü tanıtma : Çocuk ayna karşısında konuşturularak, konuşmasını banda kaydedip tekrar kendisine dinletilerek çocuğa özrü tanıtılır.

2.     Kendini tanıma ve anlamasına yardım etme: Kekeme çocukta kendini daha çok kekeleyen bir kişi olarak görme alışkanlığı olduğundan diğer özelliklerinin farkında değildir. Bunlar çocuğa fark ettirilirse çocukta konuşma düzelecektir.

3.     Boşalmasına yardımcı olma; Kekemelerin konuşmasındaki özüründen dolayı sürekli bir gerilim içinde oldukları bilinmektedir. Onları bu gerilimden kurtarmak için dikkatleri başka yöne çekilebilir. (resim, şiir,düzyazı vs)

4.     Başkalarını tanıma ve anlamada yardımcı olma; Kekeme çevresindekileri hep kendiyle alay eden,küçük gören, hor gören insanlar olarak görebilir. Çocuğa çevresindekilerinin iyi yönlerinin olabileceği buldurulmalıdır. (Eğitsel kol çalışmalarına katılma,gezi gözlemler gibi)

5.     Çocuğa güç kazandırma; Çocuğun kekemeliğinden dolayı yitirmiş olduğu güven duygusu,başka özellikleri güçlendirilerek sağlanabilir.

6.     Konuşma etkinliklerine katılım sağlama; Çocuğa konuşma başarı hazzı tattırılmalı.Sesli düşünme etkinlikleri yapılmalı.Yüksek sesle konuşma ve okuma çalışmaları yaptırılmalıdır.

7.     Uzman: Ana baba ve sınıf öğretmeniyle yapılacak işbirliği çok önemlidir.

İyileşme tipik olarak 16 yaşından önce olur ve %60'ı kendiliğinden iyileşir (Güleç, 1998,)

 

Sınıf Öğretmenine Düşen Görevler :

 

Birinci dönem kekemeliğinde öğretmen şunlara dikkat etmelidir.

1.     Çocuğu kekeme diye damgalamayınız.

2.     Çocuğun konuşması üzerine aşırı titizlik göstermeyiniz.

3.     Çocuğu konuşmada acele ettirmeyiniz.

4.     Hiç bir zaman çocuğa "dur,acele etme","yeniden başla","önce derin bir nefes al" gibi uyarılarda bulunmayınız.Bütün bu uyarılar çocuğun dikkatini konuşması üzerine toplar.

5.     Çocuk konuşurken onun dudak hareketlerine değil gözünün içine bakınız.

6.     Sınıfta rahat bir hava oluşturun

7.     Hızlı konuşmaktan, askerce emirler vermekten sakının

8.     Alayı ve acı şakaları disiplin yolu olarak kullanmayınız.

9.     Çocukla samimi ve candan ilgilenin

10. Çocuktan yapabileceğinin üzerinde şeyler beklemeyin.

11. Sınıfın kekeme çocuğa karşı durumunu kontrol edin.

12. Sınıfta yapılacak koro çalışmaları, toplu söylenen marşlar,ritmik etkinliklere kekemenin de katılımı sağlanmalıdır.

13. Çocuğun başarılı olduğu işlerle kendini sınıfa kabul ettirmesine yardımcı olunuz.

14. Sınıfta yapılan küme çalışmalarında ona görev veriniz.

15. Kişisel kusurlarını azaltmaya yardım ediniz.

16. Çocukların yanında başkalarıyla onun özürü hakkında konuşmayınız.

17. Ona konuşmaya yönelik özel ödevler veriniz.

18. Aileyi tanıyıp onlarla iş birliği yapınız.

 

İkinci Dönem Kekemeliğinde Öğretmene Düşen Görevler :

 

1.     Kekeme, kekemelik, kekemelik gibi sözcükleri kullanmaktan sakınınız.

2.     Onun konuşmasını olduğu gibi kabul ediniz. Siz kabul ederseniz bunu çocukta kabul eder.

3.     Çocuğun en az kekelediği durum ve koşulları saptayınız.

4.     Çocukla problemi hakkında konuşunuz.

5.     Çocuğun kekemeliğine kendinin gülebilmesini sağlayınız.

6.     Çocuk kekelemeden konuştuğunda farkına varınız ve beğeninizi belli ediniz.

7.     Konuşurken çocuk belli bir tutulma gösterirse çocuğun dikkati başka yöne çekilmelidir.

8.     Çocuk konuşurken bir sözcük yada seste tutulursa onu tamamlamak için yardım etmeyiniz.

9.     Her türlü konuşma pekiştirme etkinliklerine sınıfta yer veriniz.